
Cidde, 10 Ocak 2025 – Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (KAUST), İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü Lozan (EPFL)’den önde gelen bilim insanlarıyla işbirliği içinde, buzul kaynaklı akarsularda bulunan mikroplar üzerine çığır açan bir çalışma tamamladı. Bu akarsular, dünyanın en yüksek dağlarının zirvelerindeki buzullardan kaynaklanarak, çevreleriyle simbiyotik bir şekilde yaşayan zengin ve benzersiz bir mikroorganizma ekosistemine ev sahipliği yapmaktadır. Bu eşi benzeri görülmemiş, derinlemesine araştırma, bu aşırı ve sıklıkla izole olmuş ekosistemlerdeki mikrobiyal yaşam hakkında paha biçilmez bilgiler sağlamayı amaçlamaktadır.
Beş yıl süresince gerçekleştirilen çalışma, Yeni Zelanda, Himalayalar, Rus Kafkasya, Tien Shan ve Pamir Dağları, Avrupa Alpleri, İskandinav Alpleri, Grönland, Alaska, Uganda'daki Rwenzori Dağları ve Ekvador ile Şili'deki And Dağları gibi dünyanın çeşitli ve uzak bölgelerindeki 170 buzul kaynaklı akarsudan örneklerin toplanmasını ve analiz edilmesini içeriyordu. Bu akarsuları, neredeyse donma noktasına yakın sıcaklıkları ve düşük besin seviyeleri nedeniyle en ekstrem doğal tatlı su ekosistemlerinden bazıları olarak kabul edilen bu akarsuları inceleyerek, araştırmacılar bu koşullarda gelişen gizli mikrobiyal yaşamı ortaya çıkarabildiler.
Saygın bilimsel dergi Nature'da yayımlanan bulgular, bu hayati su kaynaklarının biyolojik çeşitliliğini anlamak için kritik veriler sağlayarak, buzul beslemeli akarsulardaki mikrobiyomlar için ilk küresel referansı temsil etmektedir. Bu akarsular, dünyanın en büyük nehirlerinin de kaynağını oluşturduğu için gezegen için hayati "su rezervuarları" olarak kabul edilir, ancak ekosistemleri iklim değişikliğinin etkilerine karşı son derece hassastır. Buzullar geri çekilirken ve çevre değişirken, bu ekosistemlerin hassas dengesi eşi benzeri görülmemiş risklerle karşı karşıya kalıyor, bu da bu araştırmayı daha da önemli kılıyor.
Çalışmaya katılan KAUST araştırmacısı Dr. Ramona Marasco, buzul beslemeli akarsulardaki mikrobiyomlar için bir temel oluşturmanın önemini vurguladı. Bu mikrobiyal toplulukların anlaşılmasının, iklim değişikliğinin hızlanan etkisiyle meydana gelen ekolojik değişimlerin hızını takip etmek için çok önemli olduğunu açıkladı. Çalışmanın sonuçları, KAUST'un son teknoloji genetik dizileme çabalarıyla desteklendi ve bu, araştırmacıların bu tehdit altındaki ekosistemleri mesken tutan mikroorganizmaların kapsamlı bir resmini çizmelerini sağladı.
Araştırma ekibinin çalışmaları, buzul beslemeli akarsulardaki mikroorganizmaların ilk küresel atlasının oluşturulmasıyla sonuçlandı ve dağ sıraları boyunca mikrobiyal yaşamın ayrıntılı bir haritasını sundu. En çarpıcı bulgulardan biri, bu akarsuların, buzul, donmuş topraklar ve buzla kaplı göller gibi diğer kriyosferik sistemlerden belirgin şekilde farklı olan benzersiz bir mikrobiyom barındırdığını keşfetmekti. Bu akarsularda bulunan bakteri türlerinin yaklaşık yarısı, bu dağların coğrafi izolasyonuna ve bu dağların adalar gibi davranmasına atfedilen bir fenomen olan belirli dağ sıralarına endemiktir; bu dağların yanı sıra buzul beslemeli akarsuların sert çevresel koşullarının uyguladığı güçlü doğal seçilim baskıları.
Bu çığır açan araştırma, buzul beslemeli akarsuların ve onların mikrobiyomlarının ekolojik önemine dair daha derin bir anlayış sağlamış, bunların daha geniş çevresel bağlamdaki rollerine dair önemli bilgiler sunmuştur. İklim değişikliği bu hassas ekosistemleri etkilemeye devam ettikçe, çalışmanın bulguları bilim insanlarının bu akarsuların sağlığını izlemelerine ve çevresel değişimlerin sonuçlarını öngörmelerine yardımcı olacak, nihayetinde bu hayati tatlı su kaynaklarını korumaya yönelik gelecekteki koruma çabalarına rehberlik edecektir.